Eglenceli Dunyam
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Eglenceli Dunyam

En eglenceli forumlardan Birindesin !!
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Osmanlı Memlük İlişkileri

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Eglenceli Dunyam
Admin
Eglenceli Dunyam


Mesaj Sayısı : 15
Kayıt tarihi : 10/06/09
Yaş : 27

Osmanlı Memlük İlişkileri Empty
MesajKonu: Osmanlı Memlük İlişkileri   Osmanlı Memlük İlişkileri Icon_minitimeÇarş. Haz. 10, 2009 1:27 pm

OSMANLI - MEMLÜK DEVLETİ İLİŞKİLERİ.


14. VE 15. YÜZYILLARDAKİ İLK İLİŞKİLER
Osmanlılarla Mısır Suriye Elcezire Güney- Anadolu ve Hicaz´a sahip olan Memlûk Sultanları arasındaki ilişkiler 14. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren dostane bir şekilde başlamıştır. O tarihlerde küçük bir beylik olan Osmanlıların Rumeli´deki başarıları ve islam hudutlarını genişletmeleri Memlûk devleti tarafından izleniyor ve Memlûk sultanlarıyla savaşlara devam ediliyordu.
Sultan I. Murad kosova meydan muharebesinde (1789) şehit düştüğü zaman Memlûk sultanı Melik Zahir Berkuk Sultan Murad´ın Bursa´daki türbesinde okunmak üzere hediye etmiştir. Yıldırım Bayezıd Bursa´daki hastanesini yaptırdığı zaman Sultan Berkuk´tan mesleğinde güvenilir bir tabib istemiş ve o da Tabib Şemseddin´i göndermişti. Berkuk öldüğü zaman oğlu Melik Nasır Ferec´in hükümdarlığını temin için Yıldırım Bayezıd yirmi bin kişilik bir kuvvetle kendisine yardımda bulunmuştu. (1399)
Dostluk bu şekilde devam ederken Memlûklerin Malatya valisi Mintaş´ın isyanı üzerine Sivas hükümdarı Kadı Burhaneddin´e geçen Malatya´nın Burhaneddin´den sonra Yıldırım Bayezıd tarafından alınmasıyla Memlûklerle Osmanlılar arasındaki dostluk bozulmuştu.
II. MURAD ZAMANINDA İLİŞKİLER
Osmanlıların Karaman oğullarına karşı düşmanca davranışları ve Karaman oğullarının da Memlûk devletinin himayesine girmeleri ve buna karşılık Memlûk sultanına muhalefet eden Memlûk emirlerinden Canbey Sofi ile Dulkadir oğlu Nasırüddin Mehmet Bey´i sultan II. Murad´ın himaye ederek Dulkadir oğluna yardım etmesi yüzünden iki taraf arasında bir müddetten beri düzelmiş olan durum yine bozulmuştu. Bundan başka Osmanlı hükümdarı Emir Süleyman Çelebi´nin torunları Süleyman ile Fatma´nın kaçarak Memlûk sultanına sığınmaları ve iyi muamele görmeleri Sultan II. Murad´ı kuşkulandırmış ve bu çocukları kaçırmak için yaptığı girişim başarısız olmuştur.
1435´den itibaren iki taraf arasındaki münasebet iyileşmiştir. Bu tarihte Memlûk sultanı Melik Eşref Barsbay kendisini tehdit etmekte olan Şahruh´la savaşa hazırlanırken Sultan II. Murad´a da bir mektup yollayarak kendisine yardım etmesini istemişti. Bir sene sonra Karaman ve Dulkadir oğullarından dolayı iki tarafın arası açılır gibi olduysa da aynı sene içinde gene düzelmiştir. 1444´de Varna savaşından sonra Sultan Murad bir elçi ile Kahire´ye ganimet malı göndermişti.
FATİH SULTAN MEHMET ZAMANINDA İLİŞKİLER
Fatih devrindeki ilk münasebet İstanbul´un fethi ve yeni Memlûklü Sultanı el- Melikül Eşref Seyfeddin Aynal´ın (1453-1460) ile başlar. Osmanlı elçisi Memlûk sultanının tahta çıkışını tebrik ve İstanbul´un fethini haber vermek üzere Kahire´ye geldiğinde Rum büyüklerinden bir kısım esir kumaş ve diğer hediyeleri Molla Gürani tarafından kaleme alınmış Arapça bir mektupla birlikte Memlûklu sultanına takdim etmişti. Başta Kahire olmak üzere büyük Memlûklu şehirlerinde İstanbul´un fethini kutlamak için günlerce donanma ve şenlik yaptıran Aynal mukabele olarak bir mektup ve aradaki dostluk bağlarını kuvvetlendiren bir mektup göndermiştir.
Dostça olan bu münasebetler neticesinde iki sünni devletin arasında bir yakınlaşma
oldu. Nitekim Aynal Fatih´i Ortodoksların dostu olarak itham ile tebası için arz ettiği tehlikeyi belirten Karamanoğlu II. İbrahim Bey´in şikayetini dikkate almayıp bilakis Kahire´ye gelen Fatih´in elçisini kabul etmiştir. Osmanlı elçisi bazı kalelerin fethini içeren bir mektup köleler samur ve vaşak kürkler ile hamalların dokuz kafes içinde taşıdıkları hediyeleri takdim etmiştir. Aynal bunun üzerine Memlûk nüfuz sahasına da tecavüz eden Karamanoğlu İbrahim Bey üzerine kuvvetlerini sevketti. Bu kuvvetlerin erzak bakımından Fatih´in yardımlarına mazhar olduğu da bilinmektedir.
Aynal´ın bütün bu iyi münasebetlerine rağmen “cihanşümul hakimiyet” fikrini benimseyen Fatih´in hareketlerinden endişe ederek onu küçük düşürecek bazı hareketlere teşebbüs ettiği de bilinmektedir. Bunun üzerinedir ki 1463´te Fatih tarafından Kahire´ye gönderilen Osmanlı elçisi adet üzere yer öpmedi.
Fatih Sultan Mehmet 1481 baharında büyük bir ordu ile Üsküdar´a geçti. Oradan Gebze´ye vardı. Fakat hastalandığından yoluna devam edemedi. Orada öldü. O çok kez nereye gideceğini kimseye söylemediğinden amacının ne olduğu bilinemedi.
Fatih Rodos başarısızlığının lekesini silmek için mi yoksa bir çok tarihçinin üzerinde durduğu gibi bütün Batı Roma topraklarını almak üzere İtalya ´ya mı varacaktı? Yoksa Osmanlı tarihçilerinin yazdığı gibi Mısır´a mı gidiyordu?
Ötedenberi Osmanlı devletinin Hıristiyanlar´a karşı başarısını taktirle karşılayan Mısır Memlûkleri bazı sebeplerden onlarla anlaşmazlığa düşmüş ve ilişkiler gitgide gerginleşmiştir.
Hicaz Su Yolları Meselesi
Osmanlı´dan hacca gidenlerin yollarda büyük sıkıntıya düştüğünü işiten Fatih Mısır Memlûk hükümdarına haber göndererek Hicaz yollarını bu yollar üzerinde bulunan kuyu ve çeşmelerin parası Osmanlı hazinesinden verilmek üzere tamir edilmesini istemiş bu istek Memlûk Sultanının onuruna dokunduğu için kabul reddedilmişti.
Dulkadiroğulları Meselesi
Osmanlı devleti ile Memlûkler arasında tampon bir devlet olan Dulkadiroğlu Beyliği´nin bazı problemleri aradaki gerginliği iyice arttırdı. İki devlet de zaman zaman Dulkadiroğlu Beyliği´nin iç işlerine karışıyor ve bu durum diğer tarafın hoşuna gitmiyordu.
1465 yılında Dulkadir Beyi olan Fatih´in kayınbiraderi Melik Aslan´ı Kahire´de bulunan kardeşi Şah Budak öldürttü. Memlûk Sultanı Dulkadir Beyliğini Şah Budak´a verdi. Orada bulunan Türkmenler ise Şah Budak´ı istemedi onlar Fatih´in yanında bulunan Şehsuvar Beyi istediler.
Dulkadir Beyliği´nin başına geçen Şehsuvar Fatih istemediği halde Memlûk topraklarına saldırılarda bulundu. Fakat tutularak Kahire´de öldürülmesi üzerine 1471 yılında Dulkadir Beyliği´nin başına Şah Budak geçti.
Şah Budak burada fazla kalamadı. Kardeşi Alaüddevle Bozkurt 1479 yılında Fatih´in verdiği kuvvetlere dayanarak Beyliği ele geçirdi. Bu durumu Memlûk hükümdarı iyi karşılamadı.
Fatih Hoş Kadem (1461-1467) ve Kayıtbay (1467-1495) Memlûk tahtına geçtiklerinde onları tebrik etmedi. Memlûk sultanı el- Melikül Eşref Aynal ise Fatihy i Trabzon seferinden dolayı tebrik etmedi. Bundan başka kendisinden önceki padişahlar Memlûk Sultanlarına yazdıkları yazılarda “babam” deyimini kullanırken Fatih “kardeşim” demeyi yeterli bulmuştu. Çünkü o kimsenin kendinden üstün olduğunu kabul etmezdi.
Fatih´in Mısır Memlûklerinden hoşlanmamasının nedeni; üç kutsal şehir olan; Mekke Medine ve Kudüs´ü elinde bulundurması ve bunun İslam dünyasında yarattığı itibar olabilir. Onların gerçekte sözde olan bu üstünlüklerini yok etmek ve kendisinin daha güçlü olduğunu göstermek istiyordu. Fakat ölümü daha doğrusu seferinin nereye olduğu kesin olarak anlaşılamadı.
Fatih zamanında iyi olmayan Osmanlı – Memlûk ilişkileri onun oğlu II. Beyazıd zamanında savaşa dönüştü.
II. BAYEZID ZAMANINDA İLİŞKİLER
Bayezıd – Cem Mücadelesi
Fatih ölünce iki oğlu Beyazıd ve Cem arasında mücadele başladı. Bayezıd devlet adamlarının da yardımıyla tahta oturdu. Cem bunu kabullenmek istemedi ve Bayezıd´ın kuvvetlerini Bursa ovasında yaptığı savaşta yenildi. Konya´ya çekildi daha sonra ise Suriye´ye giderek Memlûk devletine sığındı. Sultan Kayıtbay kendisini parlak bir törenle karşıladı. Bayezıd kendisine muhalefet eden kardeşi Cem´i dostça karşılayarak onu mücadeleye teşvik eden Kayıtbay´ın Çukurova´ya hakim Üç-oklar ile Maraş ve Elbistan´a sahip Bozoklar´ı daimi baskı altında tutması üzerine Dulkadirli Türkmen Bey ´ini himayesine almaya karar verdi.
Başlangıçta Osmanlılar´ın Rumeli´de ki başarıları İslam Memlûklerini memnun ediyordu. Fakat Osmanlı´nın güney-doğu Anadolu´ya doğru genişlemelerini endişe ile karşıladılar. İki büyük devletin menfaatleri Çukurova´da çatışmaya başladı. Fatih zamanında bozulan Osmanlı- Memlûk ilişkileri nihayet 6 yıl süren bir savaşa dönüştü. Savaşın gerçek sebebi Fatih zamanından beri süregelen anlaşmazlıklardı.
Memlûkler Osmanlı´dan giden hacılara saldırmakta idi. Hind Behmeni hükümdarının gönderdiği hediyeler Memlûk topraklarından geçerken alıkonulmuş ancak Bayezıd´ın tahta geçişini tebrik için gelen elçi ile gönderilmişti. Osmanlı´ya bağlı olan Dulkadir Beyi Alaüddevle Bozkurt Memlûklerin olan Malatya ´yı kuşatmış ve aldığı yardım ile ilk kez Memlûk kuvvetlerini yenmişti.
Buna rağmen Mısır sultanı Kayıtbay İstanbul´a elçi göndererek ilişkilerin düzelmesine çalıştı. Fakat Mısır elçisine iyi davranılmadı.1485yılında elçi daha yolda iken Karaman Beylerbeyi Şehzade Abdullah ve lalası Karagöz Paşa kuvvetleri sınırı geçerek Gülek kalesini aldı.
Buna karşılık Memlûk kuvvetleri Dulkadir Beyliği topraklarına girdi ve sonra da Osmanlı kuvvetlerini Çukurova´dan çıkardı.
Bazı yer ve kasabalar elden ele geçti. Bu savaşlarda daha çok Memlûkler üstün geldi. Fakat Anadolu´yu ele geçirmeyi düşünmediler.

Yurdu savaş alanı olan Dulkadiroğlu Alaüddevle Osmanlı devletinden yüz çevirerek Memlûkler´le anlaştı. Padişah onun yerine Şah Budak´ı atadı fakat Şah Budak´a yardıma giden kuvvetler yenildi ve kumandan tutsak düştü. Mısır orduları kumandanı Özbek Kayseri´yi kuşattı. Onun üzerine gönderilen Hersekzade Ahmet Paşa yine yenildi ve esir edildi. Memlûkler´le yapılan beş savaştan ikisin Osmanlılar üçünü ise Memlûkler kazandı.
Fakat Memlûkler´de ekonomik sıkıntı başladı. Memlûk maliyesi askere para veremeyecek duruma düştü.
II. Bayezıd savaşa gitmeye hazırlanıyordu ki Tunus Hafs Hükümdarı iki devlet arasında aracı oldu. Memluler´le 1491yılında barış anlaşması yapıldı.
i) Eski sınır ve hukuki durumlar korundu.
ii) Adana ve Tarsus Mekke-Medine evkafından sayıldığından buralarla dolaylarındaki bütün kalelerin anahtarları Memlûk sultanına gönderildi.
Osmanlılar bu savaşta Memlûkler´e karşı bütün güçleriyle savaşamadılar. Birkaç kez Çukurova´ya girdilerse de orayı elde tutamadılar. Sonunda Adana ve Tarsus´u Memlûkler´e bıraktılar. Bunda cem korkusunun büyük etkisi oldu.
[color=red]YAVUZ SELİM ZAMANINDA İLİŞKİLER
Dulkadir Beyliği´nin Osmanlı Devletine Katılması
Dulkadir beyi Alaüddevle Bozkurt II. Bayezıd zamanındaki Osmanlı-Memlûk savaşlarında kendisini beyliğin başına getiren Osmanlılar´dan yüz çevirerek Memlûkler´e yanaşmıştı. Çaldıran savaşı sırasında da hoşa gitmeyen tutumları oldu. Yavuz Alaüddevle´yi cezalandırmaya karar verdi. Çaldıran savaşından dönerken Şehsuvar oğlu Ali Bey´e Bozok ve Kayseri sancaklarını verdi ve Alaüddevle´den alınacak yerlerinde kendisine verileceğini vâdetti. Alaüddevle Bey Turna dağında tutunmak istediyse de yenildi. Bütün Dulkadir beyliği toprakları ele geçirildi.
Dulkadir beyliği topraklarının alınması Memluk hükümdarı Kansu Gavri´yi büyük teleşa düşürdü. Mısır sultanı Yavuz´a haber göndererek eskiden olduğu gibi bundan sonra da Dulkadirli camilerinde kendi adına hutbe okunmasını istedi. Yavuz gelen elçiyi “Koca Çerkez erse yurdunda devam ettirsin.” diye geri yolladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://eglencelidunyam.yetkinforum.com
 
Osmanlı Memlük İlişkileri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Eglenceli Dunyam :: Dersler-Okul :: Ödevlere Yardım-
Buraya geçin: